Son raporlar, Başkan Joe Biden’ın NATO güçlerinin Rus mevzilerini vurmak için uzun menzilli füzeler kullanmasını resmen onayladığını gösteriyor. Karar, daha geniş bir çatışma olasılığına ilişkin yaygın endişe ve spekülasyonlara yol açtı; bazı analistler bunun Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesine yol açabileceğini öne sürdü. Bu askeri tırmanışın zamanlaması, özellikle eski Başkan Donald Trump’ın yeniden göreve gelmeye hazırlandığı bir dönemde bunun küresel güvenlik üzerindeki etkilerine ilişkin soruları gündeme getiriyor.
NATO’nun Rusya’ya yönelik bombalama operasyonlarına onay vermesi, Rusya’nın Şubat 2022’deki işgalinden bu yana çatışmaların yoğunlaştığı Ukrayna’da zaten istikrarsız bir durumun olduğu bir dönemde geldi. Çatışma, çeşitli uluslararası aktörleri içeriyor; NATO ülkeleri Ukrayna’ya askeri destek sağlıyor ve Rusya, füze saldırıları ve asker konuşlandırması da dahil olmak üzere agresif taktiklerle karşılık veriyor.
Rusya’ya karşı askeri harekatı artırma kararı, özellikle Moskova’dan gelecek misilleme tedbirleri olasılığı göz önüne alındığında, ABD dış politikasında önemli bir değişiklik olarak görülüyor. Analistler, bu tür eylemlerin nükleer güçler arasında doğrudan çatışmaya yol açabileceği ve Soğuk Savaş dönemini anımsatan küresel bir çatışma tehdidi oluşturabileceği konusunda uyarıyor.
Biden’ın hamlesi, Trump göreve gelmeden önce Ukrayna’daki savaşı tırmandırmaya yönelik açık bir girişim olarak görülüyor. Trump yönetimi daha önce Rusya ve Ukrayna’ya karşı askeri işbirliği müzakerelerine odaklanarak farklı bir yaklaşım benimseme arzusunun sinyalini vermişti. Mevcut yönetimin eylemleri, ABD’nin Ukrayna’ya desteğini sağlamlaştırma ve olası bir liderlik değişikliği öncesinde Rusya’nın saldırganlığını caydırma girişimi olarak yorumlanabilir.
Emekli General Jack Keane, diğerlerinin yanı sıra, Rusya, Kuzey Kore, İran ve Çin gibi savaşan ülkeler arasındaki işbirliğinin arttığı bir “savaş öncesi döneme” girdiğimize dair endişelerini dile getirdi. Bu koalisyon Batılı güçlere ciddi bir meydan okuma teşkil ediyor ve birçok cephede daha geniş askeri operasyonlara yol açabilir.
Bu olaylara yanıt olarak uluslararası liderler, düşmanlıkların artma olasılığına ilişkin alarmlarını dile getirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın saldırganlığı karşısında üye ülkeler arasında birliğin gerekliliğini vurguladı. Bu arada Rus yetkililer ABD’nin kararını kışkırtıcı ve Batı emperyalizminin göstergesi olarak kınadı.
Durum, Kuzey Kore’nin yakın zamanda çatışmaya dahil olması nedeniyle daha da karmaşık hale geldi; raporlar, Kuzey Kore birliklerinin Rus kuvvetlerine yardım etmek için konuşlandırılabileceğini gösteriyor. Bu gelişme, çatışmanın Ukrayna’nın ötesine yayılabileceği ve birçok ülkeyi daha büyük bir çatışmaya sürükleyebileceği yönündeki korkuları artırıyor.
Üçüncü Dünya Savaşı olasılığına ilişkin kamuoyunun duyarlılığı karışık. Pek çok küresel vatandaş, artan gerilim ve nükleer savaş olasılığı konusunda endişelerini dile getirirken, diğerleri otoriter rejimlerden algılanan tehditlere karşı daha güçlü eylem çağrısında bulunuyor. Askeri gerilimin tırmanma ihtimali, savunma hazırlığı ve felaket niteliğindeki sonuçlardan kaçınmaya yönelik diplomatik stratejiler hakkındaki tartışmaları yoğunlaştırdı.