Suriye muhalefetinin önde gelen liderlerinden biri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında bir toplantının çeşitli siyasi engellere rağmen “mümkün” olduğunu söyledi. Duyuru, 2011 yılında Suriye iç savaşının başlamasından bu yana gergin olan Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik devam eden tartışmaların ortasında geldi.
Diplomatik ortama aşina olan kaynaklar, beklenen toplantının Moskova’da yapılabileceğini ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmelere arabuluculuk yapmasının beklendiğini öne sürüyor. Tartışmaların ticaret, güvenlik ve Türk birliklerinin kuzey Suriye’den çekilme potansiyeli gibi önemli konulara odaklandığı bildiriliyor. Erdoğan bu konuları tartışmak istediğini ifade ederken, Türk askerinin geri çekilmesinin diyalog için bir ön koşul değil, daha ziyade gelecekteki müzakerelerin konusu olacağını vurguladı.
Erdoğan’ın parlamentoda yaptığı son açıklamalar, Esad’la diyaloğa açık olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Siyasette kırgınlık, art niyetlilik yoktur. Er ya da geç gerekli adımları atacağız.” Bu duygu, Erdoğan’ın iç meselelerle, özellikle de Suriyeli mültecilerin anavatanlarına dönüşüyle ve Suriye’de faaliyet gösteren Kürt gruplarından gelen tehditlerle mücadeleyle ilgilenmeye yönelik daha geniş stratejisini yansıtıyor.
Önerilen toplantı, ikili ilişkilere olası etkisinin yanı sıra bölgedeki etkileriyle de dikkat çekti. Irak Başbakanı Muhammed Şii El Sudani, Irak’ı bu zorlu diplomatik senaryoda arabulucu olarak konumlandırarak Bağdat’ta görüşmeler yapmakla ilgilendiğini ifade etti. Hareket, Irak’ın bölgesel siyasetteki rolünü güçlendirmenin yanı sıra, yaklaşan seçimler öncesinde kendi iç sorunlarına da çözüm getirebilir.
Ancak sorunlar devam ediyor. Esad hükümeti, anlamlı bir diyaloğun Türk birliklerinin geri çekilmesi yönündeki taleplerinin karşılanmasını ve Türkiye’nin Suriye’deki muhalif gruplara verdiği desteğin sona ermesini gerektireceğini açıkça belirtti. Tahran, bölgedeki Türk varlığına karşı koyarken Şam üzerinde nüfuzunu korumaya çalıştığından, bu talepler İran’ın çıkarlarıyla yakından bağlantılı.
Müzakereler ilerledikçe her iki lider de seçmenlerinin baskısı altındadır. Erdoğan, Suriye’ye karşı daha sert bir duruş sergilemeye çalışan muhalefet partilerinin eleştirileriyle karşı karşıya kalırken, Esad, devam eden ekonomik zorluklar ve uluslararası izolasyon ortamında yurt içinde konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Erdoğan ile Esad arasında bir görüşme ihtimali ufukta görünse de ciddi engeller varlığını sürdürüyor. Bu tartışmaların sonuçları sadece Türkiye-Suriye ilişkilerini değiştirmekle kalmayacak, Orta Doğu’daki daha geniş jeopolitik dinamikleri de etkileyebilecektir.